Fibromiyalji

Fibromiyalji

Fibromiyalji

Fibromiyalji

Fibromiyalji

Fibromiyalji Nedir?

Fibromiyalji, kas, tendon ve ligamanlarda kronik (uzun süreli) yaygın ağrılara neden olan bir ağrı sendromudur. Sık görülür ve toplumda her 100 kişiden 3-4’ünde ortaya çıkar. Sıklıkla tanı sırasında diğer dejeneratif eklem hastalıkları karıştırılabilir. Yakın dönemde yapılan bilimsel çalışmalar ile tanınması kolaylaşmış ve yaşamı nasıl etkilediği çok daha net olarak ortaya konmuştur.

Örneğin ağrı olmasına rağmen bu rahatsızlığın iltihabi veya dejeneratif bir hastalık olmadığı artık bilinmektedir. Uzun süreli çalışmalardan elde edilen verilere göre ilerleyici bir hastalık değildir, yani gelecekte kas, kemik, eklem veya organlarda kalıcı hasar yapması beklenmez. Ağrı çok kötü olsa bile artritten (eklem iltihabından) farklı olarak kemik veya eklemlerin yapısında herhangi bir hasar yapmayacağını bilmek ve hatırlamak önemlidir.

Fibromiyalji otoimmün yani vücudun bağışıklık sisteminin kendi kendine yaptığı bir hastalık değildir. Ancak Romatoid Artrit ve Sistemik Lupus Eritematozus gibi otoimmün hastalıklara eşlik etmesi nadir değildir.

Fibromiyaljinin Bulguları Nelerdir?

Yaygın kas ağrısı, yorgunluk ve uyku düzensizlikleri fibromiyaljinin ana bulgularıdır. Ancak bu bulgular kişiden kişiye ve günden güne farklılıklar gösterir. Pek çok kişide bulguları iyice kötüleştiği alevlenme zamanları olur. Genelde en yıpratıcı bulgulardan biri yorgunluktur ve bu kişiler düzgün düşünememekten ve pek çok şeyi tam hatırlayamamaktan yakınırlar. Bu duruma “fibrofog” da denir. Ağrılar genelde tüm vücutta yaygındır, bazen de belli noktalarda daha belirgin hissedilir. Bazı kişiler ağrıları uç iklim olaylarında, yani çok sıcak, çok soğuk veya fazla nemli havalarda arttığından muzdariptir.

  • Fibromiyaljinin daha nadir görülen bulguları şunlardır:
  • El ve ayaklarda karıncalanma, uyuşukluk veya şişlik hissi
  • Baş ağrısı
  • Moral bozukluğu veya sinirlilik
  • Özellikle geceleri olan acil idrara çıkma ihtiyacı
  • Bağırsak hareketlerinde düzensizlik veya huzursuzluk (ishal, kabızlık veya karın ağrısı)

Fibromiyalji Tanısı Nasıl Konur?

Fibromiyalji genelde tanısı zor konan bir rahatsızlıktır. Bulguları kişiden kişiye farklılık gösterebildiği gibi bu bulgulara neden olabilecek pek çok hastalığın değerlendirilip ekarte edilmesi gerekir. Örneğin tiroid bezinin az çalışması, D vitamini eksikliği gibi metabolik durumlar veya Lyme Hastalığı adı verilen bir mikrobik hastalık benzer bulgulara neden olabilir. Fibromiyalji tanısının kesinleştirilmesini sağlayacak özel bir kan testi, görüntüleme yöntemi yoktur. Aslında diğer hastalıkları ekarte etmek için istenen tüm tetkiklerin tipik olarak normal bulunması beklenir.

Yakın zamana kadar fibromiyalji tanısı, vücut üzerinde belirlenmiş hassas noktaların değerlendirmesi ile konmaktaydı. Bu belirlenmiş noktalar üzerine yapılan hafif bir baskı bile fibromiyaljisi olan kişilerde ağrı ve rahatsızlığa neden olmaktadır. Pek çok kişi belirlenmiş bu noktalar dışındaki vücut bölgelerinde de ağrılar hissetmektedir. Bu hastalığın tanısına yol göstermek için 2010 yılında yayınlanan tanı kriterlerinde yorgunluk, sabah bitkin uyanma ve bilişsel bulguların da (hafıza ve idrak gibi düşünme işleviyle ilişkili problemler) değerlendirilmesi önerilmiştir.

Fibromiyajinin Nedeni Nedir?

Fibromiyalji, yaygın ağrılara neden olan bir ağrı sendromudur. Bu rahatsızlığın iltihabi veya dejeneratif bir hastalık olmadığı uzun yıllardır bilinmekte. Pek çok teori, çalışma olmasına rağmen bu hastalığı ortaya çıkaran nedenler net olarak ifade edilemiyor. Uyku düzeninde bozulma, ağrı algısında değişiklik, bazı hormonal dengelerde düzensizlik gibi nedenler öne sürülmekle beraber bu durumların da gerçek nedenden çok hastalığın sonuçları olduğu aşikar.

Aslında klasik tıp yaklaşımımız ne yazık ki çok zaman hastalığı ortaya çıkaran nedenlerden çok hastalık başladıktan sonraki süreçler üzerine yoğunlaşıyor. Hastalığın temel nedenlerini tespit edip bunları ortadan kaldırmaktan ziyade bulguların ve ara basamakların düzeltilmesine odaklanıyor.

Fbiromiyaljiyi başlatan nedenlerden aslında pek çok hastalığı başlatan faktörlerden çok da farklı değil. Fibromiyaljiye neden olabilecek bu faktörlere bir bakalım:

  1. Buğday ve gluten duyarlılığı: Pek çok kişide kendileri farkında olmasa dahi buğday ve gluten duyarlılığı mevcut. Vücudun bu etkenlere farklı reaksiyonlar veriyor olması çok zaman hekimlerin bu duyarlılıkları gözden kaçırmasına neden olmakta. Örneğin gluten duyarlılığının aşikar ve çok belirgin bulgular gösterdiği duruma “Çölyak Hastalığı” denir. Bu hastalıkta ishal, karın ağrısı, barsak yapısındaki bozulmaya bağlı pek çok maddenin emilemediği gözlenir. Ancak her gluten veya buğday duyarlılığı aynı bulgularla seyretmez. Nedeni açıklanamamış pek çok romatizmal ağrı ve hastalığın, birçok nörolojik ve psikiyatrik bozuklukların zemininde bu gıdalara olan duyarlılığın olduğunu gösteren veriler mevcuttur.
  2. Ağır metaller : Önceki yazılarımda ağır metallerin yarattığı risklerden kısaca bahsettim. Fibromiyaljinin de ortaya çıkmasında çok zaman ağır metallerin büyük payı var. Özellikle amalgam dolgu şeklinde dişlerimize yerleştirilen civanın az miktarlarda bile olsa on yıllar boyunca, yedi gün 24 saat salgıladığını ve bu civanın başta beyin ve sinir dokusu olmak üzere pek çok dokuda biriktiğini unutmamak gerek. Özellikle toplumun %1 ila 5’inde olduğu bilinen genetik duyarlılık durumunda (kaba bir hesapla sadece Türkiye’de en az 700-800 bin kişi anlamına gelir) amalgam dolgu / civa başta olmak üzere ağır metallerin ciddi hastalıklara yol açabileceğini bildiren yayınlar var ve bunların sayısı giderek artıyor. Bu noktada önemli bir uyarı, lütfen mevcut amalgam dolgunuzu bu konu ile ilgilenen ve sizi koruyacak önlemler hakkında bilgi verecek bir hekim, diş hekimi ile görüşmeden değiştirme girişiminde bulunmayın. Zira amalgam dolgu takılması ve değişimi sırasında yüksek miktarlarda salınabilecek civa buharı bazı hastalıkların tetiklenmesine neden olabilir.
  3.  Vitamin ve Mineral Eksiklikleri: Nadiren fibromiyaljinin asıl nedeni olabilse de bazı vitamin ve minerallerin eksikliği daha ziyade ağrıların daha da fazla olmasına neden olabilir. Özellikle D vitamin , Magnezyum, B 12 vitamini ve folik asit eksikliklerinde, bazı zamanlarda da demir ve çinko eksikliklerinde ağrılar ve kişinin net olarak tanımlamakta zorluk çektiği bazı nörolojik bulgular ortaya çıkabilir.
  4. Bağırsak florasının (Bakteri düzeninin) bozulması : Bağırsaklarımızda, kendi vücut hücrelerimizden çok daha fazla sayıda mikroorganizma yaşamaktadır. Bunların büyük bir çoğunluğu bize yararlı olan, varlığıyla dengemizi sağlayan mikroplardır. Zararlı mikroplar normal şartlarda azdır ve faydalı mikroorganizmalar yeterli sayıda ise bu zararlı olan mikropların artmasına engel olurlar. Bu düzenin devamı başta sindirimin doğru yürütülmesi ve dolayısıyla bağışıklık sisteminin doğru çalışmasını sağlar. Kötü beslenme (çok şeker – özellikle rafine şeker ve glukoz/mısır şurubu - , koruyucu içeren paketli gıda, buğday başta olmak üzere unlu mamullerin fazla tüketilmesi), gereksiz ve sık antibiyotik kullanımı, stres gibi faktörler bağırsaktaki bu dengenin bozulmasına, zararlı mikropların artmasına neden olur. Başta Candida denen bir mantar olmak üzere zararlı mikroorganizmaların artışı ile bağırsaktan emilememesi gereken pek çok gıda maddesi, protein emilir, kana geçer ve bağışıklık sistemini harekete geçirir ve meşgul eder. Bunun yanın sıra bu mikroorganizmaların zaman zaman salgıladığı toksinler de pek çok farklı bulguya neden olabilir.
  5. Hormonal dengesizlikler: Gözden kaçan bazı hormonal bozukluklar kendilerini fibromiyalji ağrılarına benzer şekilde gösterebilir. Özellikle tiroid hormonlarının az veya çok üretilmesi, kemik ve kalsiyum metabolizmasında etkili olan parathormon düzeylerinin fazla olması, böbreküstü bezi ve hipofiz kontrolünde dengede tutulan kortizon ve benzeri hormonlardaki dengesizlikler yaygın ağrı olarak bulgu verebilirler.

Fibromiyajide İyi Uyku Şart

Fibromiyalji tedavi yaklaşımının en önemli faktörlerinden biri kaliteli ve yeterli uykunun alınması. Bunu sağlarken de ele alınması gereken ilk konu uyku mekanı düzenlenmesi. Uyku sorunları bu hastalığın bir parçası olabildiği gibi, yeterli ve kaliteli uykudan mahrum olmak da ağrıları ve diğer şikayetleri artırabilir.

Derin uykuda salgılanan büyüme hormonu ve melatonin gibi hormonların vücuttaki hasarları tamir edici etkileri var. Keza yetersiz uyku, “serotonin” adlı hormonun düzeylerini azaltarak hem ağrıları hem de fibromiyaljiyle birlikte sık görülen depresyon, çökkünlük hissini artırıyor.

Sonuç olarak iyi ve sağlıklı bir uyku için dikkat edilmesi gerekenler şunlar:

  1. Yatak odasında uyku zamanı tam karanlık sağlamak önemli. Az bir ışık bile derin uykuya geçişi bozarak uyku kalitesini düşürüyor. Başucunuzdaki ufak elektrikli alarm saatinin ışığı bile, hele ki mavi ışık ise uykunuzu olumsuz yönde etkiliyor
  2. Yatak odasındaki elektromanyetik alan kaynaklarını olabildiğince azaltmak elzem. Elektromanyetik uyku sırasında bize verdiği zarar daha fazla. Cep telefonu kapalı bile olsa yatak odamızda kesinlikle bulunmamalı. Kablosuz telefonlar için risk belki daha bile fazla. Televizyon, elektrikli saat, çok sayıda elektrikli cihaz da benzer zararlara neden oluyor. Kablosuz internet bağlantısının kapatılması da önemli. Komşularımızdan gelen Wi-Fi sinyallerini engellemek mümkün olmasa da bize en yakın kaynağı kapatmak maruz kaldığımız olumsuz etkileri azaltır.
  3. Yatak odasında televizyon seyretmek, çalışmak, bilgisayar kullanmak gibi aktivitelerden kaçınmak gerek ve bu alanı sadece uyku alanı olarak belirlemekte fayda var.
  4. Akşamüstü saatlerinden sonra kafeinli içecek ve gıdalardan kaçınılmalı. Yine akşam saatlerinde yenecek şekerli, karbonhidratlı gıdalar ve abur cuburlar gece şeker düşmelerine neden olarak uykumuzu bozar.
  5. Uykunun hemen öncesinde televizyon, bilgisayar, cep telefonu ile uzun zaman geçirmek uykuyu olumsuz etkileyen faktörlerden. Bu aktiviteleri uykudan en az bir saat önce bırakmak daha sağlıklı bir uyku sağlıyor.
  6. Yatak odasını çok sıcak tutmak da uykuyu bozan bir diğer faktör. İdeal sıcaklık 21-24 derece arası, yani pek çoğumuzun yaptığının aksine yatak odasının hafif serin olması daha iyi.
  7. Egzersiz fibromiyalji tedavisinin olmazsa olmazlarından. Egzersizin bir diğer olumlu etkisi de uyku üzerine. Gün içinde yapılan egzersiz, fizik aktivite gece uykuya dalmayı kolaylaştıran bir faktör.

Fibromiyalji Tedavi Seçenekleri Nelerdir?

Fibromiyalji tedavisinde egzersiz, uyku düzeninin sağlanması iyi sonuçlar doğurabilir. Bazı ilaçlardan da yeri geldiğinde faydalanılmasına karşın ilaçlarla kalıcı bir iyileşme genelde sağlanamaz. Hastalık zeminini oluşturan besin duyarlılıkları, ağır metal yükleri, sessiz mikrobik etkenler, toksik maddeler gibi faktörlerin ele alınması ve temizlenmesi ile başarılı sonuçlar elde edilmektedir. Bu faktörlerin temizlenmesinde “biorezonans” ve “akupunktur” gibi tamamlayıcı tıp metotları etkili yöntemler olabilir.

Fibromiyaljide kullanılan bir grup farklı ilaç mevcuttur. Başta ağrı kesici ilaçlar kullanılmaktadır. Bunun dışında bazı depresyon ilaçları hem uykunun düzenlenmesi hem de fibromiyaljiye sıklıkla eşlik eden depresyona müdahale etmek için kullanılmaktadır. Sinir ucu iltihabına bağlı ağrı (nöropatik ağrı) tedavisinde kullanılan bir diğer grup ilaç da ağrılarda kısmen azalma sağlamaktadır. Ancak bu ilaçların hiç biri genelde kalıcı iyilik hali sağlamaz ve sıklıkla sersemlik hissi, gün içinde uyuklama ve halsizlik gibi yan etkilere neden olabilirler.

Sizi takip eden doktorunuz tedavinizin bir aşamasında sizi fizyoterapiste veya günlük egzersizlerinizi düzenleyecek uzman bir eğitmene yönlendirebilir. Fizyoterapi uygulamaları ile duruş bozukluklarının düzeltilmesi, kaslara yönelik germe ve gevşeme sağlayacak uygulamalar ve günlük ev egzersizleri ile daha aktif bir yaşam sürmeniz sağlanabilir.

Fizyoterapi uygulamalarının yanı sıra aerobik egzersizler, yani oksijen dolaşımını ve kalp hızını artıran egzersizler de ilk günlerde ağrıyı bir miktar artırsa da sonrasında ağrıların azalmasına katkıda bulunabilir. Yüzme, tempolu yürüyüş ve bisiklet bu anlamda uygun olabilecek egzersizlerdir. Egzersiz yoğunluğunun ve süresinin yavaş yavaş artırılması hem ağrıların alevlenmesinin önüne geçer hem de kişinin egzersize devam etme motivasyonunu artırır.

Konuya hakim bir eğitmen eşliğinde yapılan yoga, pilates ve Tai-Chi gibi yöntemlerin de ağrıların azalmasına katkıda bulunduğu bilinmektedir.Yüksek ağırlıkların kullanıldığı kas gücüne yönelik egzersizlerden ise ağrıları artırabileceği için genelde kaçınmak gerekir.